13 Şubat 2024 Salı

ŞARAP KİTAPLARIM

MAYA BÜYÜSÜ

Şarap Lezzet ve Duyusal Deneyimler

Karakarga Yayınları

Ocak 2024



Karakarga Yayınları’ndan çıkan edebiyat ve sanata çokça konu olmuş, kendi mitolojisi hatta tanrısı olan kadim ve şiirsel şarabın hikâyesini anlattığı ve şarapta algılanan koku ve aromaların dilini çözümleyen ‘Şarap Koyusu’ kitabının ardından şimdi de “Maya Büyüsü” okurlarıyla buluşuyor.

Çağlar boyu büyüleyici dönüşüm eserleri yaratan, ekmekten şaraba dek pek çok üründe emeği geçen mayayı ana başlığa taşıyan bu eser, şarabın gastronomi ile bağlarını mercek altına alarak şarap-yemek eşleşmelerinin kimyasal, kültürel ve duygusal boyutlarını inceliyor.

Aroma ailelerinden öne çıkan şarap stilleri ve yapım tekniklerine, kültürel mirasımız Süryani şaraplarından eski bağlara, eşleşmenin temel prensiplerinden peynir-şarap uyumuna ve yaşamımıza dokunarak bizi mest eden aromatik bileşenlere dek uzanan, tadım farkındalığını bilimsel açıklamalar ve öyküsel bir dille birleştiren bu kitapta okurları şahane bir yolculuk bekliyor.


Koku hafızamızı nasıl geliştiririz?

Aromaların bir dili var mıdır?

Mayalar üzümü nasıl dönüştürür?

Maya Büyüsü tüm bu sorulara şarap tadımının duyusal analiziyle cevap ararken, algı kapılarını aralayan kokularla, sizleri gizemli bir yolculuğa çıkarıyor. Bu yolda aroma aileleri ile tanışma, aroma çemberinin rengârenk evrenini keşfetme ve lezzetli deneyimlere yelken açma üzerine bir dizi fikir sunuyor.

Ekmekten şaraba dek pek çok üründe emeği geçen mayayı ana başlığa taşıyan bu eser, şarabın gastronomi ile bağlarını mercek altına alarak şarap-yemek eşleşmelerinin kimyasal ve kültürel boyutlarını inceliyor.

Zeynep Çolakoğlu’nun, yazar ve Kimya Yüksek Mühendisi kimliğiyle tadım farkındalığını bilimsel açıklamalar ve öyküsel bir dille birleştirdiği bu kitabıyla, şahane bir yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?


ŞARAP KOYUSU


Bir Sanat Eseri ve Kimya Öyküsü Olarak Şarap

Karakarga Yayınları

Şubat 2021



Tanrıların içeceği, yüce kralların sofralarının eksilmez iksiri. Şarap mitolojiden edebiyata, ziyafet sofralarından günlük sofralara uzanan kadim bir yolcu. Anadolu topraklarının şarapla yedi bin yıldır süren dansı, günümüzde Ege’nin, Trakya’nın ve Anadolu’nun butik şarap üreticilerinin, büyük içki gruplarının özverili çalışmalarında can buluyor. Şarap, varoluşu itibarıyla sanatla, müzikle, gastronomiyle girift bir yaşam sürerken, şarapseverler de bu eşsiz varoluşa tanıklık etmenin keyfini sürüyorlar.

Zeynep Çolakoğlu, kimya yüksek mühendisi ve şarap tadımcısı kimliği ile edebiyatçı kimliğini birleştiriyor; şarabın Dionysos’la literatüre giren serüvenini, üretimine dair incelikleri, şarabın kendine has jargonu ve lügatiyle anlatıyor ve bu anlatıyı küçük bir şarap sözlüğü ile taçlandırıyor. Şarap sektöründe aktif bir yere sahip olan, aynı zamanda sanatın çeşitli kollarıyla, müzikle ya da edebiyatla ilgilenen konuklarıyla şarabın serüvenini irdeliyor. Şarabın ABC’si, damaklarda ağdalanan bu kadim iksirin tüm sırları Şarap Koyusu’nda can buluyor.


8 Ocak 2024 Pazartesi

MEDUSA



“İçerde ve dışarıda, tanrısal ve demonik birlikte ve iç içeyiz.”

Makyaj: Hazal Tanrıverdi
Fotoğraf: Hülya Ulam

"Medusa barındırdığı düalizm ile birlikte kutsal anne ile baştan çıkarıcı günahkâr Lilith arasında gidip gelen eril tarihin kadına dair korkularıyla iç içe bir figürdür. Mitlerle çıkılan bu yolculuk aslında tamamen zihinsel. Yerebatan Sarayı’nın kuzeybatı köşesindeki sütunların altında kaide olarak kullanılan iki Medusa başı heykeline dokunuyor ve taşların bana anlattıklarını dinliyorum."

Yerebatan Sarnıcı/İstanbul
Fotoğraf: Mehmet Çeliksan

Medusa Kaidesi/Yerebatan Sarnıcı
Fotoğraf:Mehmet Çeliksan

"Benim varlığım aslında hem ayna hem de ölüm. Medusa’ya bakanlar şeytani bakışın esiri olup taşa dönüşüyorlar, oysa ben bir aynayım, içinizdeki kötülüğü yansıtıyorum size gerisin geriye. Dante’nin “İlahi Komedyası’nda”, Byron’ın “Kayıp Cenneti’nde” cehennemde nöbet tutan varlıklar arasındayım."








"....İsmim yeraltında yankılanır zira yaşayanları bu dünyadan uzak tutmaktır görevim. Aynı Hades gibi bana da bakamazsınız, Ölüm’e bakılır mı? Medusa’ya bakılır mı? Şiirsel bir ölümdür göz göze gelenlerin tattığı. 








"Ya da ölümle aşkın buluştuğu o kısacık an’dır. Metaforik olarak taşlaşır, kara sevda ile dolar yüreği bir tür coup de foudre’dır4 deneyimledikleri." 



Makyaj: Hazal Tanrıverdi
Fotoğraf: Hülya Ulam

"....Şimdi burada varlığım eksik ölçülü melodilerde, düşüncelerin taşıdığı en ufak huzursuzlukta bir mum ışığı misali titremekte."






“İçerde ve dışarıda, tanrısal ve demonik birlikte ve iç içeyiz.”

Makyaj: Hazal Tanrıverdi
Fotoğraf: Hülya Ulam


Eser Hakkında


*Bilgi Yayınevi'nden 8 Mart 2018'de çıkan, Orkide Ünsür'ün derlediği "Karanlıktaki Kadınlar" antolojisinde yer alan Medusa öyküsünün canlandırması yapılmıştır.









Makyaj: 


Hazal Tarıverdi
https://www.instagram.com/hazaltanriverdi_sfx/
https://tr-tr.facebook.com/people/HazalTanrıverdi


Fotoğraflar:  


Mehmet Çeliksan (Yerebatan Sarnıcı ve Medusa Kaidesi) 
http://www.mehmetceliksan.com/


Hülya Ulam
https://500px.com/hlyaulam



Medusa Efsanesi hakkında daha fazla bilgi için:

16 Ocak 2023 Pazartesi

BİR KORKUYU BEKLEYEN'İN TUHAF HAYAT HİKAYESİ

Fotoğraf: Barış Uğursu / Heavy Arts

Belgelerde net olmayan bir tarihte, kimsenin gitmek istemeyeceği bir yerde doğdu. Issızlık ruhuna doğuştan üflenmişti. Zaman ve sayılarla belirsiz başlayan doğumuna inat, kimya bilimi ve mühendislik okudu hatta üzerine uzmanlığını tamamladı. Bir yandan zararlı kimyasallar üzerine çalışmalarını sürdürürken kimi zaman hayatta kalma kimi zaman da yok etme arzusunu tatmin ettiğini düşündüğü yazarlığa bulaştı.

İlk kitabı “Mina”da gotik korku türünde karanlık ve psikolojik gerilim dolu öyküler yazdı. Kitabın zehirli dili ve kasvetli havasına rağmen ödül almasının kendisine gecenin ve melankolinin dili olma misyonunu yüklediğine inandı. Yazdıklarına tesadüfen ulaşan birilerinin tepkilerinden usandığı ve toplum dışı kalma tehlikesiyle yüz yüze geldiği için işlerini geceyle gündüz gibi birbirinden ayırdı.


Fotoğraf: Barış Uğursu /Heavy Arts


Gece tarafı için ayrı bir isim ve karakter geliştirdi. Bu karakterin açtığı alan ve özgürlükle kara öykülerine durmaksızın devam ederken tarikatı andıran oluşumlarda kara bakışlı insanlarla yolları kesişti ve onlarla ortak çalışmalar yapmaya başladı. Bu tarikatların bir ayağında da şeytanın müziğini yapan müzisyenler vardı. İlhamını onlardan almakla kalmayıp müzikleri daha yüksek yankılansın diye küçük bir yeraltı organizasyonu işine girişti. Sınırları zorlayan, tehlikeye çekilen yapısı nedeniyle kan, uyuşturucu ve delilikle vücut bulan bir müzisyenle temas kurdu. Prag’da başlayan bu çarpık ilişki Almanya’nın dehlizlerinde gerçekleşen dumanlı konserlerin ardından İstanbul’a taşındı. Burada bir konser olmadı. Adamın zehir zemberek şiirlerinin yer aldığı “Prozac Artık Yetmediğinde” kitabını adı yeraltı ile anılan, ortalıkta köken bir vampir olduğuna dair dedikoduları bulunan usta bir şairle Türkçe’ye çevirdi. Zaten ne bu deccal kılıklı müzisyene ne de onun okuyanı ters yüz eden bıçakları çekilmiş şiirlerine başkası yanaşmazdı. Bu kitap için İstanbul’da bir imza günü düzenlediler. İmza töreni tahmin edileceği üzere şiddet, erotizm ve bolca şarabın damarda kol gezdiği tekinsiz bir ortamda gerçekleşti. Daha doğrusu kitabevini bir noir filmine dönüştürdü. Bu etkinlik süresince ya da arta kalan tüm zamanlarda akışta kalan kadife eldiven içindeki demir yumruk yani Pinot Noir’dı. 

Pinot ve ailesinin cinsine olan yoğun ilgisi onu bu dünyayı araştırmaya yöneltti. Yıllar süren çalışmalar “Şarap Koyusu” adlı bir kitaba evirildi. Kitabın içinden taşan esrimeden aldığı cesaretle iki boyutta seri katil olan bir yazarla tanıştı. Birlikte yazdıkları öyküler “Korkuyu Bekleyenler” adıyla yayımlandığı gün diğer yazar ortadan kayboldu. Kapağına mezarının yerleşmesine göz yumduğu, kimin eline geçerse onu hedef haline getiren bu kitap en son Kasım 2022’de Alper Canıgüz’e hediye edildi.

23 Eylül 2022 Cuma

Korkuyu Bekleyenler Okur Yorumları

 




"Neden kayıplarımızı çok sonraları fark ediyorduk ki? Hayatımızdaki nesnelerin, insanların kaybolduklarını,bizi bıraktıklarını ya da bizim onları uzaklaştırdığımızı görmemizin bu kadar zor olması bir savunma mekanizması mıydı?"

Tam benlik dediğim bir kitap okudum inanılmaz mutluyum. Tek kelimeyle müthişti...
İki yazar, tek ses, sekiz öykü...
Tek ses ifadesi gerçekten çok doğru çünkü asla iki yazarın kaleme aldığı anlaşılmıyor.
Bu tür kitaplar okumaya alışkınım ama gene de ürpertiyle başladım kitaba. Korkuya kendimi hazırladım sanırım. Korkmaktan ziyade ürperdim. Hemde kitabın başından sonuna kadar. Bence ürpermek korkmaktan daha derin bir his...

Sekiz öyküden oluşan eserde, kitaplarında güzel kadın karakterlerini öldürmesiyle yargılanan yazarı, karakterini kaybeden onu delirircesine arayan bulamayan ve bunalıma giren aklı karmaşık olan başka bir yazarı, Aeternum Oteli'nde karanlıkla, korkuyla, düşünceleriyle savaşan bir adamı, genç bir arkadaş grubunun bir türlü gelmek bilmeyen Fatihleri beklerken yaşadığı ürkütücü olayları, katıldığı bir düğünde çekilen fotoğraflarda gördüğü ayrıntıları araştırırken korkunç olaylar yaşayan Mustafa'yı, Son'a altı kala geriden sayarak Dünyanın sonuna tanıklık edeceğiniz karanlık, sessizlik, kuşku, korku ve gerçekle düşün çatıştığı akılları bulandıran olaylara ürpererek şahit olacaksınız.
Bu tür kitapları sevenler kaçırmasın şiddetle tavsiye ederim 👍

Herkese mutlu günler dilerim.

@bilgiyayinevi
@okumakicinkitaphalleri
.

#korkuyubekleyenler #bookstagram #okudumbitti #roman #korku #gerilim #kitap #kitapönerisi #kitaptavsiyesi #fyp #booklover #book

21 Temmuz 2022 Perşembe

WINE ON THE BOAT



Teknede Şarap Koyusu Bir Tadım

Tanrıların içeceği, yüce kralların sofralarının eksilmez iksiri: Şarap... Mitolojiden edebiyata, ziyafet sofralarından günlük sofralara uzanan kadim bir yolcudur. Anadolu topraklarının şarapla 7 bin yıldır süren dansı, günümüzde Ege’nin, Trakya’nın ve Anadolu’nun butik şarap üreticilerinin, büyük içki gruplarının özverili çalışmalarında can buluyor. Şarap, varoluşu itibarıyla sanatla, müzikle, gastronomiyle girift bir yaşam sürer, öyküsünü anlatacak kişiler arar. Şarapseverler olarak siz de bu eşsiz varoluşa tanıklık etmek ister misiniz?